Vakanüvis yazdı: ABD Başkanlarının karanlık geçmişi
ABD Başkanlarının karanlık geçmişi
Vakanüvis
Donald Trump’ın aldığı ceza, tartışılmaya devam ediyor.
İlk kez eski bir ABD Başkanının adlî yargılanma sonucu cezalandırılması orijinal görünse de aslında çok sayıda başkanın – tıpkı yakın dönem birçok ABD Başkanı gibi – mahkemede hele de kamu vicdanında yargılanmalarını gerektirecek yığınla defosu var.
Özellikle geçen ve bu yüzyıldaki ABD Başkanlarının dünyanın pek çok bölgesinde kan ve gözyaşına, milyonlarca insanın ölümüne neden olan politikaları hatırlanınca, listeye giren diğer “sıradan” vakalar adeta düşük yoğunluklu kalıyor.
Zaten, ABD’li muhalif düşünür Noam Chomsky de 1990 yılında yaptığı bir konuşmada; Hiroşima, Vietnam, Ortadoğu ve daha pek çok bölgesel vakayı hatırlatarak, aslında II. Dünya Savaşı sonrası görev yapan tüm Amerikan başkanlarının, işledikleri suçlar nedeniyle asılması gerekebileceğini söylemişti.
Köleci başkanlar
Michael Kerrigan’ın 2015 yılında yayımladığı, “Amerikan Başkanlarının Karanlık Tarihi: Beyaz Saray’ın Kalbinde Güç, Yolsuzluk ve Skandal” isimli kitabından yararlanarak hazırlanan Prof. Adam Smith’in BBC History Magazine’nin 2 Kasım 2020 tarihli sayısında kaleme aldığı, “ABD Tarihinin En Kötü Şöhrete Sahip Başkanları” başlıklı yazı ile Jeffrey Frank’in, Newyorker’da 17 Kasım 2016’da yer alan, “Amerikan Başkanlarının Karanlık Yüzleri”nde, ABD Başkanlarının en hafif tabiriyle utanç verici eylemleri sıralanıyor.
Bu çerçevede öne çıkan problemli vakalar, öncelikle köleci sistemde yoğunlaşmaktaydı. ABD’nin kuruluşunu takip eden yıllarda görev yapan başkanların birçoğu sağlam köleci tiplerdi. Klasik ikiyüzlü Amerikan politikaları burada da geçerliydi. Zira, köleliğin kaldırılması üzerine nutuk atan, yasal düzenleme girişimlerinde bulunan başkanların çoğunun köle çiftlikleri (plantasyon) vardı. ABD’nin kurucu başkanı George Washington başta olmak üzere, Thomas Jefferson, James Madison, James Monroe, Andrew Jackson, Martin Van Buren, William Henry Harrison, James Polk, Zachary Taylor, Andrew Johnson, Ulysses Grant ve John Tyler’ın yüzlerce kölesi vardı.Başkanların çoğu, Beyaz Saray hizmetlerinde köleleri kullanıyordu. Kölelere özgürlük beyannamesini hazırlayan Abraham Lincoln’ün yardımcısı köle sahibi Andrew Johnson, daha sonra başkan olduğunda, kölelere vatandaşlık hakkı verilmemesi için de canla başla çalışmıştı.
Bastonuyla insanları döverdi, bir de cinayet işledi
ABD’nin yedinci başkanı Andrew Jackson ise köle sahipliğinin yanı sıra direkt rol aldığı bireysel şiddet olaylarıyla da anılıyordu. Çevresinin, “ayyaş” diyeceği kadar içkiye düşkün olan Jackson, bu nedenle de sık sık kavgalara karışıyordu. İçmediği zamanlarda da kaba ve acımasız biri olan Jackson, kölelerini ve çalışanlarını sık sık, yanından hiç ayırmadığı ceviz ağacından yapılmış bastonuyla döverdi. Bir keresinde de yine sarhoşken, karısına hakaret ettiğini öne sürerek, Charles Dickinson adında birini hileyle kurşunlayarak öldürmüştü. Başkan Andrew Jackson ayrıca, şahsî arazileri olduğunu iddia ettiği yerlerdeki Kızılderilileri başkanlık yetkisini kullanarak sürgün etmişti. Hasta yatağında son anlarını yaşarken, pişmanlığı olup olmadığı sorusuna, “Köleler ve Kızılderililer konusunda daha fazla insan öldürmemiş oluşu.” karşılığını vermişti.
At yarışından tutuklanan başkan
Köle sahibi Amerika Birleşik Devletleri başkanlarından Andrew Johnson ayrıca iflah olmaz bir at yarışçısıydı da. Johnson, yarışlar için at yetiştirmekten, arabalı ya da arabasız müsabakalarda bilfiil sürücülük yapmaya kadar yarış tutkunuydu. Hatta bir keresinde, atıyla caddelerde idman yaparken, aşırı hızdan dolayı önce ceza yemiş, bu ihlali tekrarlayınca -biraz da yanlış anlaşılmadan dolayı – kısa bir süre gözaltına alınmıştı.
Başkan Grant, petrolcülerin yolsuzluğuna göz yummuştu
Şaibeli başkanlardan bir diğeri olan Ulysses Grant ise petrol yolsuzluğuna göz yummuştu. 1920’lerde basına “Teapot Dome” skandalı olarak yansıyan olay, Kaliforniya’daki petrol rezervlerinin petrol kodamanlarına gizlice kiralanmasına ilişkindi. Grant, yolsuzlukta bilfiil yer almamış ama kabinesindeki İçişleri Bakanı’nın yaptığı yolsuzluktan haberdar olduğu halde sessiz kalmıştı.
Çapkın, kumarbaz ve rüşvetçi
Geçen yüzyılın ilk çeyreğinde görev yapan Başkan Warren Harding de ülkeyi yönetmekten çok yasak ilişkiler ile poker oynamaya meraklı bir isimdi. Başkanın adı akçalı işlerde de geçiyordu ama esaslı bir takibata uğramamıştı. Eğer Harding’in bu türden ilişkileri gereğince kamuoyuna mal edilebilse ve etkin bir soruşturma ve adil yargılamaya muhatap olsaydı, yakın dostları ile çalışma arkadaşlarının almasına göz yumduğu rüşvetlerden dolayı başı derde girebilecekti.
Son 50 yılın skandalları
Cumhuriyetçi Başkan Richard Nixon, ABD tarihinin en büyük siyasi skandallarından biri olan Watergate’in baş aktörüydü. Nixon’un yeniden seçilmesi planlaması çerçevesinde seçim kampanyasında çalışan eski FBI ajanı Gordon Liddy, Demokrat Partili çok sayıda ismin telefonlarına dinleme cihazı yerleştirmişti. Liddy, bu iş için Nixon’ın ekibinden 250 bin dolar almıştı. Washington Post muhabirleri Bob Woodward ve Carl Bernstein skandalı ortaya çıkartıp, başkanı olaylarla irtibatlayınca Richard Nixon istifa etmek zorunda kalmıştı.
Ronald Regan da “ABD’nin gizlice İran’a silah satıp, gelirinin, Nikaragua’da dönemin solcu yönetimini devirmeye çalışan anti-komünist kontraları desteklemek için kullanılmasından” sorumluydu. Ancak başkana yakın birçok isim yargılanırken Regan’la ilgili adlî bir girişimde bulunulmamıştı. Yine de olay, Ronald Regan’ı siyaseten aşırı derecede yıpratmıştı. Bill Clinton ise Beyaz Saray çalışanı Monica Lewinsky’le yaşadığı ilişkiyle ilgili yalan söylemek ve adaleti engellemeye çalışmaktan yargılanmıştı. Clinton, karmaşık bir adlî sürecin ardından herhangi bir ceza almamıştı.